“Şefaat” Konusunda İfrat ve Tefrit
“Tartışılacak başka “konu” yok muydu da bu konuyu gündeme
getiriyorsunuz” diyenlere sözüm şudur: Eğer bir konu, Müslümanlar
arasında tartışılıyorsa o bizce önemli bir konudur ve bahse mevzu olur.
Bir konuyu
tartışmak, hakikati öğrenmeye yönelik olursa güzeldir. Ancak, ihtilafı
körükler düşmanlığa sebep olursa kötü ve tehlikelidir. “Şefaat” konusu
da bunlardan biri...
Şefaat var mıdır, yok mudur?..
Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen bir” kelime”nin yokluğundan söz edilebilir
mi? Elbette “şefaat” vardır? Ama, nasıl vardır? Nerede olacaktır? Kime
yapılacaktır? Niçin ve ne şeklide olacaktır? Bütün bunlar, Kur’an
ayetleriyle ele alındığı zaman karşılığını bulacak ve cevabı verilecek
sorulardır.
***
Dünya’da insanlar birbirlerine
“şefaat” etmektedirler. Çünkü, insan önemli bir işi için hatırlı birini
araya koyarak yardım talep eder. Böyle birinin başkası adına iyilik
istemesi, bir cezanın kaldırılması için aracı olması bir “şefaat”tir. Bu
tür aracılıklar insanlar arasında sıkça yapılmaktadır. Yine,
insanların birbirleri için Allah’a dua etmeleri de “şefaat” olarak
nitelendirilebilir.
Fakat, dinle ilgili bir meselede “Yüce
Allah’ın böyle bir aracıya ihtiyacı var mıdır?” sorusu, cevap bekleyen
bir sorudur. Ayrıca, “Yüce Allah insanlara şah damarından daha yakın
değil mi ki, onları tanımasın?” sorusu da cevap beklemektedir. Kullarını
insanlardan daha iyi tanıyan ve bilen bir “Yaratıcı Varlık” için bunda
şüphe duymak, “cür’et”ten de öte kişiyi “iman” yönüyle sorgulatmaz
mı?...
Kur’an’ı Kerim’de müşriklerin putlarını “şefaatçi” kabul
etmeleri açıkça reddedilmiş ve kötülenmiştir. Allah izin vermediği
müddetçe “şefaatçi” kabul edilen bütün varlıkların “put” olduğu, buna
inananların da “putperest” oldukları açıkça ilan edilmiştir. Mesele bu
kadar ciddidir ve bu anlamda “şefaat” konusu, iman-küfür arasında gidip
gelen adeta “balık sırtı” denecek bir konumdadır.
***
Zamanımızda bir takım insanlar, yücelttikleri bazı şahsiyetlerin şefaat
edeceğine inanarak, ister ölü olsun ister diri olsun, onlardan şefaat
istemektedirler. Gerçekten onların mutlak şefaat edeceklerine şimdiden
inanıyorlar ve onlardan bu talepte bulunuyorlarsa, bu çok ciddi bir
problemdir. Halbuki, onların şefaat edeceklerine dair ellerinde hiçbir
delilleri yoktur. Buna rağmen onlar, Allah’a ait bir yetkiyi, Allah’ın
izni olmaksızın başkalarına vererek Allah’a şirk koşmuş olmaktadırlar.
Bazı insanlar da, Kur’an’da bizzat zikredilen “ şefaat” konusunu “yok”
sayıp şefaati toptan reddetmektedirler. Böylece, onlar da Allah’ın
ayetini inkar etmiş olmaktadırlar. Çünkü Kur’an, açıkça şefaatin
ahirette olacağını haber vermektedir. (Bkz: Bakara/255; İsra/79; Enbiya/
28; Secde/4; Yunus/3; Meryem/87; Taha/109; Sebe/23; Zuhruf/86; Necm/26;
Zümer/44; Müddessir/48..vb.)
Görüldüğü gibi, bir tarafta “tefrit”
vardır, diğer tarafta da “ifrat”!... Bu iki “tehlikeli” kutuptan derhal
uzaklaşmak ve Kur’an çizgisinde hemen buluşmak gerekir.
***
“Ahiretteki şefaat nasıl olacaktır?” sorusuna gelince, bunu da gelecek
yazımıza bırakalım. Zira, bu konu bir veya birkaç sütunda anlatılacak
kadar basit ve kısa bir konu değildir!.. Belki siz okuyucularımızdan
gelecek yorumlar da, yazımızın kısa veya uzun olmasını
belirleyecektir!...
M. Emin Parlaktürk - 11 Nisan 2013
Ayrıca: http://www.habervaktim.com/yazar/58670/sefaat-konusunda-ifrat-ve-tefrit.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder